Boş Konuşma

Hayallerimizi Satmadık Ya!

Eskiden beri blogu takip edenler bilecektir. Hayallerimi kısmen yazardım. Hatta direk yazdığım bi yazı vardı yeşil fosforlu ayakkabı diye. Günler geçiyor hala aynı. Yaptık yapamadık bi çok şey de hala hayallerimiz bitmedi. Bazen dönüp arkaya bakıyorum da bu dünyanın peşinden ömrünce koşsan da yakalayamazsın. Koş babam koş. Gittiği yere kadar.

Sonra beklentisiz olmayı öğrendim. Hayat bana da sağlamına harbi bir tekme sallamadı değil. Düştük kalktık süründük rahata erdik yaşadık bir çok şey.

Çok da bişey istemedik be. Elbet bu paslı çark benim için döner dedim. Dü Şeş gelmese de bi 4 caar beklemedik değil.

Geldi mi, gelmedi.

Sonra hayal kurmaktan bile utandım.

çok bekledim kız kulesinin önünde gelecek doğru dalgayı.

Bu da mı reva dedim hayatın baharındaki bu delikanlıya.

Beklediğim dalga, dalganan kalbimdi belki.

Geceleri az ağlamadım yorganın altında. Kimse görmez orda senin gözünün yaşını. Allahtan başka. Kimse de üzülmez senin yerine.

Hep beklersin birini ama gelmez beklediğin…

Hep kısa çöpü ben çekerdim sonra. Hep bana gelirdi çarkıfeleğin iflası.

Sonra hayallerime ara verince kız kulesinin karşısındaki kayalıklardan kalkıp, ellerimi cebime atıp, ıslık çala çala yürürdüm dünyaya inat. çalardım en kral şarkımı nefesimle.

Nefesime ihtiyacı olsun isterdim hep birisinin. Çok çaldım ıslık ben.

Demekki en çok nefesime deniz havasının ihtiyacı varmış. Nefesimi almış gitmiş o da uzaklara.

İçimi dondura dondura. Üşüte üşüte aldı nefesimi gitti.

İstanbul gibi…

Başımda eski hasretlerin sarhoşluğu…

Orhan Veli havasında yürür giderdim.

Boşverin ötesini.

Sallayın gitsin dünyayı.

Hayat dediğin nedir ki! bir gülüşüm kadar.

Sonra yüreğime bende bir gül çizdim kanlı yaş ile…

Sonra kaldık tekrar yalnız başımıza.

Küstüm dünyaya. hayallerime de ara verdim kendime de.

Öyle ki hayallerimden de utandım kendimden de.

Yağmurlu gün gibi geçip gittin.

“Büyük adam olamadıysak ne olmuş, Hayallerimizi satmadık ya” yazdım. göndere basarken bu kısmı sildim.

Beklentilerimi bi değiştiremedim. üzerini örttüm. kapattım kendimi.

Ama değiştiremedik hayalleri. Aynen durur küle dönmüş ateş gibi.

Hala biri gelip üflese hayallerime, küllerin altındaki ateşi parlatır.

Sonra çeker nefesini her zaman. ateş küllerin arkasına tekrar saklanır.

Hala öyledir hala…

Öyledir tabi ya. ama madalyonun bir de diğer tarafı var.

Günler geçer de nefesi kuvvetli birini bulamazsan üfleyecek ateşine, bir süre sonra küllerin altında ateş söner farkına varmazsın.

Bizim milletimiz öyledir ama. canını çıkartır da gözünün yaşına bakmaz, bi çeyrek altın alır da kutusunda rahat etsin diye altına pamuk koyar sünger koyar.

Senin nefesini keser de umurunda olmaz.

Bir süre sonra nefesin kesile kesile milletin canına okumayı öğretir hayat.

Sen alırsın o rolleri artık. Milletin üzerinden geçer, ezersin de umursamaz hale gelirsin.

Böyledir işte insan….

 

 

15 MİNUTES LATER

 

 

Çok isterdim farklı bi yerde farklı şeyler yapmayı. Hatta bazen düşünürüm de şu kadar yıl geriye dönsem şöyle şöyle şeyler yaparım diye. Ama zaman en acımasız öğretmendir. İlk sınavı yapıp sonra dersi öğretir.

Işığım Ol Bırakma Yolda !

Neyse öyle işte. geldik ittire kaktıra bu güne.

Şimdi tek hayalim var.

Ayakkarımızın altından toprak kayıp gideceği zaman,

Güneş dürüldüğü zaman

Kalplerde gizlenen ortaya döküldüğü zaman

Dağlar pamuk gibi atıldığı zaman

Gök dürüldüğü zaman

Defterler açıldığı zaman

Cehennem tutuşturulduğu zaman

Cennet yakınlaştırıldığı zaman

Sevdiğin, değer verdiğin, uğruna ölürüm dediğin kişiyi bile düşünemediğin zaman…

İşte o zaman yüzü güldürebilirsem yetecek…

O zamana kadar ağlamaya devam

Hadi bakalım el mi yaman bey mi yaman….

 

Daha Fazla Göster

Samanpan

Dünyanın en güzel şehrinde doğup dünyanın en dandik başkentinde hayatını devam ettirmekte. Psikoloji İle uğraşmakta olup saçmalamak için bu siteyi kullanmakta. Tanısanız çok sevmezsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu