Eski Dilde Aşk
Yeni dile çok aşina değilim zaten. Nasıl bir kültürel kopuş oldu bilemiyorum da. Dil devrimi ile alakalı yazacaktım yazamamıştım bunu yazmıştım hatırlarsınız. O kültürel erozyonu bilmek için dil devriminden önce yaşamak, sonra da yaşamak lazım sanırım. Bizzat şehadet etmek için o gerekli. Ya da halimize bakarsak da anlar gibiyiz de tam anlayamıyoruz demekki ki bu haldeyiz diyelim.
Ağır dil (Ağdalı dil) kullanacağım haberiniz ola. Anlamak için zorlayın demek bu okumayın demek değil.
Hâlimiz bir inhilâl etmiş vücûdun hâlidir dese Akif anlamayız. Zaten bu halde olduğumuzun bile farkında olmamamız en kötüsü.. Neyse konuya odaklanalım. Aşk’ı anlamak için de eskiyi bilmek lazım olduğuna inanıyorum. Şimdiki gibi her gün başka bi kıza aşık olan şairlerin yazdığı şiirlerle aşkın anlaşılamayacağını düşünüyorum. Ya da her gece başka bi kızla bi bar çıkışında yakalanan müptezel popçunun da şarkılarından bilemeyiz.
Ya Rab, belâ-yı aşk ile âşinâ kıl meni
Bir dem belâ-yı ışkdan kılma cüda meni
Dese Fuzuli o da kim deriz. Bu noktada aşkla yollarımız ayrıldı demektir.
Eskiler sevmeyi severdi, şimdiki nesil karşılık bekler. Bulamadı mı diğer maşuka koşar hemen. Beklemek eskilere göre kavuşmaktan evladır, şimdiki nesilin mesaj iletildiyi görmeden gözüne uyku girmez.
Eskiler sevdiği kişinin yaşamasına şükreder, şimdiki nesil ise mesajına misli ile karşılık bulamadığında sevdiğinden şüphe eder.
Zordur eski ile yeni kıyası. Gözlerimiz öyle boyanmış ki asrın getirdiği saçmalıklarla, doğruyu görmek zordur..
Cânını cânâna vermektir kemâli âşıkın
Vermeyen cân itirâf etmek gerek noksânına
Eskilerde aşk yaradandan başlardı sonra leylalara pay edilirdi, şimdiki neslin derdi leyla. Mevla ile uzaklığımızın sebeplerinden biri de bu olsa gerek.
Şiirlerden de anlaşılır bu. Gül devrini bilseydim onun bülbül olurdum der Akif, şimdiki nesil derya içredir de deryayı bilmez.
Öyle bir yâr’e olmuşum ki meftun
Şirin’siz Ferhad’ım, Leylâ’sız Mecnûn
Derler. Ordan anlarız aslında mes’ele Şirin de değil Leyla da. Şimdiki neslin işi de Şirin gücü de Leyla.
Hatta aşık olanın müşahhaslaşmış hali Mecnuna bile kafa tutabilirdi eskiler.
Bende Mecnundan füzun aşıklık istidadı var
Aşık-ı sadık menem Mecnun’un ancak adı var
Onun anca adı vardı asıl aşık benim der ve doğru söylettin dedirir.
Eskiler farklıymış hülasa. Şimdi oyun oynaştayız. Kalbe önem vermez telefon mesajları ile severiz. Gözümüz maddeyi görür mânâya kördür.
Hüzün ki en çok yakışandır âşıklara der eskiler, şimdiki beni mutlu etmiyo diye sevdiğinden ayrılır.
Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkıt ne bilir
Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat
Ne güzel demiş misal. Gecenin uzunluğunu takvimcilere değil aşka tutkunlara sor demiş. Rüyasında görebilmek için, gördüğü rüyadan uyandığında hiç vakit kaybetmeden tekrar göreyim diye uyumaya çalışanlar…
Aşkı maddeye bağladığımız gün ayrıldık eski ile. mesaja, aramaya, görmeye, bakmaya bağladığımızda ayrıldık. Anlatamadık ki sevdiğimizi.. Sevgi sayı ile ölçüldüğünde bitti iş. Ben 3 kere çaldırdım sen 2 kere, demekki beni sevmiyosun diyen kişiyi nasıl seversin ki. Nezaket bitti, gönül sustu…
Her ne varsa alemde aşk imiş ilim ancak bir kıyl-ü kal imiş derdi eskiler. Şimdi ile çok fark var arada. Şimdi bilginin kölesi olduk. hissetmiyoruz ama biliyoruz. Kuru bilgi derler buna işte.
Bağlanıp zülfünde bozdum ahdi de peymânı da
Çeşmini gördüm unuttum derdi de dermânı da
Şimdikilere yetmez bu işte. Hep fazlasını isterler. Çare olmaz bize sevdiğimiz artık. Sevdiği Allah olan çare arar mı başkasında? Arıyor günümüzdekiler. sağda solda onda bunda…
Aşk bir mücevher gibidir desek eskiler kuyumcu olur şimdikiler camcı. Camcı değersiz görür onu kuyumcu bilir asıl kıymetini. Ondan bendeki eskiye özlem. Entegre edemiyorum kendimi bu nesille. Bedenen burdayım da aslında öncesiyim. O yüzden anlaşamıyorum sizlerle. Binlerce sayıp dökmeye gerek yok. sebebi bu.
Eski ile aramız açıldığından beri kaybettik. Yukarda dedim ya bunun farkında bile değiliz şuan. Hastalığı tedavi etmenin ilk aşamasıdır teşhis. Hastalığımızı bile bilmiyoruz nasıl tedavi olabiliriz ki biz.
Ben umudumu kesmedim ama uzaklara bakmayı da bıraktım. Artık düşünmüyorum hâlâs imkanımızı.
Eskiler bir gemiye binip dönmemek üzere gittiler. Peşinden gitmeye çalışanlar da boğuluyor bugünün denizinde.
Bir beyit daha yazıp bitireyim, söz bitmedi ama yazan bitti.
Leyla ki muradiydi muradi muhâl oldu
Bimurad gitti mecnun aşığa misal oldu.
“Eski ile aramız açıldığından beri kaybettik. Yukarda dedim ya bunun farkında bile değiliz şuan. Hastalığı tedavi etmenin ilk aşamasıdır teşhis. Hastalığımızı bile bilmiyoruz nasıl tedavi olabiliriz ki biz.”
emeğine sağlık.
Ben eskiler gibi seviyorum
Bakmayım yazdığıma
Sevdiğime söyleyemiyorum
1 kez görebilsem 1 yıl o anla yetiniyorum
Kahretsin
Eskiler gibi de sevilemiyorum