Blogların Değersizliği
Kaç ay oldu bilmiyorum ama bayağı zaman olduğu kesin. Bugün bu blog temelli tüm bloglarla alakalı bi kaç fikrimi yazma gereği hissettim. İnternet çok gelişti, gelişmeye de devam ediyor. İnternetin sadık kullanıcıları (blog yazarları da bunlardandır) internette daha iyi daha özgün daha farklı ne yapabilirim diye düşünüyor sürekli. Her girdiği internet sitesinden bi bal alıp bu neden şöyle değil diyerek yeni projeler üretiliyor.
Bu noktada bize düşen görevler de yok değil. uzun zamandır o görevleri kendimce yerime getiriyorum diyebilirim.
En azından bir çok alanda bir çok denemem oldu internet üzerinden. Bu blog da bunlardan biri.
Sonra düşündüm ki kim sallar blogları ? Gerçekten okuyanı var mıdır ?
Elbetteki tamamen yok diyemeyiz. Kalbur üstü bir sürü blog var ve ciddi kitlelere ulaşıyorlar. Ama çok kısıtlı bir kitle. Hatta o kadar az ki… Tüm bloglar içinde %1 belki ciddi kitlelere ulaşıyordur.
Bunun dışındaki bloglar -ki Samanpan Blog da bunlardan biri- kendi ekseni etrafında dönen, sadece yakın çevre ve bi kaç başka blog yazarının bildiği bir site halini aldı.
Soru şu: Bu kadar değersiz mi bloglar?
Cevap: Elbetteki değil. Ama internetin de ciddi azmanları var. İnterneti sömüren, kimseye söz hakkı tanımayan, kimseyi önemsemeyen siteler. Kişileri bağımlı hale getiren şeyler…
Facebook misal. Bir devrim olmasının yanında bence insanların düşünce yapılarını körelten bir bağımlılık aracından ötesi değil.
-Gizlilik konusunda sıkıntıları var.
İnsanlar artık uyandığında bile ilk yapacağı şey oradaki aldığı iletilere bakmak.
Orada yazdığı şeyden dolayı boşanmak.
Orada beğenilmedi diye intihar etmek.
Bildiğiniz kitlelerin bir afyonu…
Siz nesiniz peki ? Bloglarınız ne ? düşüncelerinizi kim takar?
Şimdi işler biraz daha netleşmiştir umarım. Hiçbişeyiz.
Düşüncemiz de hiçbişey. bloglarımız da deryada bir damla…
Sıkıyor tabi bu da insanı. Beyin çilesi çekip 500 kelimelik makale yazıyorsun. Tamamen kendi düşünceni yazıyorsun, 30 kişi okuyor, 50 kişi okuyor.
Adam orada gidip Can Yücel’in bi dandik aşk sözünü paylaştığında senin yazını okuyan sayının katı kadar beğeni alıyor.
Sonra başka alanlarda diyoruz ki biz neden gelişmemişiz, neden bağımlıyız.
Bağımsız olabilir miyiz ki. sevgimizi aşkımızı bile bi başkasının sözü ile ifade eden, sinirimizi kızgınlığımızı bir film repliği ile dile getiren, kendimizi bir amerikan kahramanı şeklinde lanse eden-anlatan bir kitle neden gelişsin ki ?
Sonra bu blogu okuyan küçük bir kitle diyor ki neden çok umursamaz yazıyorsun ?
Yazılanı umursuyor musunuz ki yazan sizi umursasın ?
Yazının da burasına kadar okuduysanız cidden tebrik ediyorum. Ama fazla vakit geçirmeyin. Belki Mesaj gelmiştir Facebooktan, belki biri beğendi-yorum yaptı yazdığınıza…
Fazla tutmayım ben sizi. Kendi dünyanıza selamlar…
Bu konuda sansli hissediyorum kendimi simdiye kadar bir yere bagimli oldugumu hatirlamiyorum ama cevremde sayisiz insan taniyorum sosyal paylasim siteleriyle kalkip yatiyorlar ve gun icinde yasadiklari herseyi paylasiyorlar ev gezilerine gitigimizde bile herkesin elinde bir telefon icerdekilerle baglantisi kopmus bir vaziyette facede millete laf yetistiriyor boyle bir toplum olduk artik gercek degerlerin farkinda degiliz ciddi anlamda yazip cizen insanlardan uzaklasir olduk geyik yapmak duzgun konulari okuyup anlamaktan cok daha fazla tercih ediliyor. Ne diyim Allah sonumuzu hayr etsin.
Aynen..
benimde cevremde ki herkes facebook, twitter kullaniyor. Facebook kullanmiyorum diyen birine, uzayda mi yasiyorsun sen gözüyle bakiyorlar.
Gecen gün bir sitede cevabini tam veremedigim bir soru okudum paylasmak istiyorum:
“Bundan sadece 10 yıl önceki internet kullanıcıları için bir siteye kişisel bilgilerini vermek anlamsızdı. Çoğu kullanıcı gerçek isimleri yerine takma adlarla forumlarda ve arkadaşlık sitelerinde dolaşıyordu.
Bir anda kişisel bilgilerini bu kadar önemli gören kullanıcılar, tüm özel hayatlarını web siteleriyle paylaşmaya başladı. Peki bu kadar kısa sürede internet kullanıcılarının bakış açısı neden değişti?” Kaynak:hhportal
Gercekten ne oldu da insanlari bu kadar degistirdi*? Gelisen teknoliji mi? Düsünceler mi? yoksa her ikisi mi?
kendilerini tanıtma çabası.
kendini ispat etme cabasi da deniliebilir sanirim dimi?
denilebilir. eksiklikleri olan kişilerin bi çabası işte bu.
facebook & twitter vb. paylasim siteleri hakkinda kaynak olabilecek bir yazida hazirlayacaktin
yazdım çok uzun oldu. yazmaya da devam ediyorum ama bu sitede paylaşmam sanırım.
Ben o yaziyi hala bekliyorum
bekle bakalım :)
Daha Çok bekleyecem anlaşîlan
hangi blog değerli ki?