Öğrenilmiş Çaresizlik (Learned Helplessness Experiment)
Merhabalar. Sizlere bu yazıda bizleri de çok etkileyen bir davranışın 1965 yılında yapılan bir deney ile literatürümüze girişini anlatacağım. Öğrenilen her şey faydalı olmuyor hatta bazıları -yukarıda başlıkta gördüğünüz gibi- hayatlarımızı mahvedebiliyor. Keşke öğrenmeseydik diyebileceklerimizden bu deney. İsterseniz geçelim kısaca anlatmaya.
Martin Seligman isimli psikolog yapıyor bu deneyi. Köpekler üzerinde yapılan bu deneyde kısa aralıklarla elektrik şokları veriliyor hayvanlara. Kaçma davranışı gösteren köpekler çare bulamadıklarını fark ettikleri andan itibaren bu çaresizliğe alışıyor. Bir süre sonra ise verilen elektrik şoklarına rağmen hiç bir şey yapmıyorlar. Deneyin ikinci aşamasında belirli uyarıcılar sayesinde kaçınma davranışına izin de verilse ilk aşamasında çaresizliği öğrenen köpekler ikinci aşamada kaçabilecek iken kaçmadıkları gözleniyor. Diğer bir deyişle çaresizlik, kaçınma davranışına galip geliyor. Tanıdık geliyordur sanırım çünkü hayatlarımız bu saçmalıkla devam ediyor. Bu olaya da öğrenilmiş çaresizlik ismi veriliyor.
Atlar konaklama sırasında basit bir çalıya bağlanır filmlerde görmüşsünüzdür, ancak kaçmazlar. Çünkü büyüyene kadar sağlam şekilde bağlandığından ve bağlandıklarında kaçmaya yeltenseler de kaçamadıklarından ipleri basit bir şeye tutturulsa yeterli oluyor. Balıklarla alakalı deneyler var gene duymuşsunuzdur araya cam konuluyor akvaryumda. Bir kaç sefer cama çarpan balıklar bir süre sonra cam kaldırılsa da karşı tarafa geçmiyorlar. Bu ve benzeri çok örneklerine şahit olmuşsunuzdur. Bizimle ne alakası var aslında önemli olan tarafı orası olayın. Seligman, teorisini şöyle özetler; “ne zaman ki bir kişi yaptığı hiçbir şeyin, bir fark yaratamayacağına kendini ısrarla inandırırsa, kendini çaresiz belleyecek ve hiçbir şey yapmamayı tercih edecektir.”
Hayatta bir çok kez tercihlerimizi öğrendiklerimiz belirliyor. Özellikle bu coğrafyada yaşayan insanların öğrendikleri ilk şeylerden bir ise çaresizlik. “Yapamam, edemem, izin vermezler, başaramam, daha önce kim yapmış ki” gibi onlarca ipimiz var basit çalılara bağlanmış. Hareket edemiyoruz çoğu zaman. Bunu yenmenin ise çok basit bir yolu var. Harekete geçmek. Harekete geçtikten kısa bir süre sonra anlayacağız ki bizi bağladıkları ip çok basit bir yere tutuşturulmuş. Az bir gayret ile yapamam dediğimiz bir çok şeyi yapabileceğimizi göreceğiz. Ancak yetişkinliğe kadar sürekli engellemeler ile karşılaşan kişilerin o ilk harekete geçme kısmını başarabilmesi hiç de kolay değil ne yazık ki.
Son olarak çocuk yetiştirme konusunda bir tavsiyede bulunacağım. Okul öncesi yaşlarda özgüven konusunda gelişim sağlanırken çocuğunuza yapma, etme demekten vazgeçmelisiniz. Çocuğunuz varsa evinizi ona göre dizayn etmelisiniz. Sağda solda vitrinler, camlı eşyalar, vazolar varsa kaldırmalısınız. Çünkü çocuğunuz keşfetmek için sağa sola gidecek siz de peşinden yapma etme diye çekiştirirseniz ilk ipi atmış olacaksınız boynuna. Sonra dışarı çıkaracaksınız çocuğunuzu ve yapacak hiç bir şey yokmuş gibi avmlere götüreceksiniz. Her yer renkli ve keşfedilecek bir dünya iken sağa gidecek çocuğunuz siz çekeceksiniz ensesinden tutup, sola bakacak gitme diyeceksiniz. Ve yukarıda anlatılan çaresizliği siz ellerinizle öğreteceksiniz. İyi bir çocuk yetiştirmek istiyorsanız bazı fedakarlıklar yapmalısınız. Evi değiştirip dizayn etmeyelim, sürekli gittiğimiz yerleri değiştirmeyelim gibi katılıklarda bulunursanız olmaz haliyle. Çocuğunuza keşfedebileceği ve yapabileceğini öğrenebileceği bir dünya şekillendirebilirsiniz. Konu uzun bir konu ancak kısaca bağlantılı kısma değinmek istedim. Umarım faydalı olur.
Son olarak da aşağıya Martin Seligman’ın Ted konferanslarından birini ekleyeceğim. Vaktiniz olur da izlerseniz faydalı olabilecek konulara değindiğini görebilirsiniz.
İlk adımı atın gerisi emin olun gelecektir. Hayatınızda başarılar.
bu öğrenilmiş çaresizliğe mobbing’i de ekleyelim. dünyalar dar olmuştur bu adama ama o dışarıda başka bir iş bulamayacağını düşünür. “en iyisi laf yeyip oturmak” der.
öğrenilmiş çaresizlik aslında her yerde
Benlikleri geliştirip korumakla çözülebilir kısmen ama onunda sonu egoizm. Aşağısı sakal yukarısı bıyık
Çok güzel bir yazı ve bakış açısı olmuş. Teşekkürler.
Sağolun