Cahildim Dünyanın Rengine Kandım
Son kayıplarımızdan biri Neşet Ertaş… Üzerine kitaplar yazılmış bir halk ozanı olmasının yanında çok daha fazla hususiyetlerinin olduğuna inandığım biri. Steve Jobs Hakkında bile yazı yazınca kendi değerlerimize sahip çıkmak adına bu yazıyı yazmak farz oldu. Ama işin aslı öyle değil. Gerçekten üzerine herkesin durup düşündüğü birisidir kendisi.
Benimde çok ayrı sevdiğim bir insan. Daha doğrusu ilginç özelliklerinden biri herkesin çok sevdiği bir insan.
Ömrü boyunca sazı elinden düşmemiş biri olduğu halde trt ye yeni giren bir gence bile hocam diyebilecek kadar alçakgönüllü. Şu sıralar piyasadaki şarkıcı olduğunu varsayan alçakları(düşük seviye anlamında) gördükçe değeri bi kat daha artmakta bende.
Hayat hikayesine bir göz atalım isterseniz kendi yazdığı şekilde. Videonun altında sözleri de yer almakta.
bin dokuzyüz otuzsekiz cihana
kırtıllar köyünde geldin dediler
babama muharrem, anama döne
dediysen atayı bildin dediler
dizinde sızıydı anamın derdi
tokacı saz yaptı elime verdi
yeni bitirmiştim üç ile dördü
baban gibi sazcı oldun dediler
o zaman babamdan öğrendim sazı
engin gönül ile hakk’a niyazı
o yaşımda yaktı bir ahu gözü
mecnun gibi çölde kaldın dediler
zalım kader devranını dönderdi
tuttu bizi ibikli’ye gönderdi
babam saz çalarken bana zil verdi
oynadım meydanda köçek dediler
anam döne ibikli’de ölünce
tam beş tane öksüz yetim kalınca
beşimiz de perişan olunca
babamgile burdan göçek dediler
yürüdü göçümüz tefleğe doğru
bu hali görenin yanıyor bağrı
üç aylık çoçuğun çekilmez kahrı
bunlara bir ana bulun dediler
yozgat’ın kırıksoku köyü’ne vardık
bize ana yok mu diyerek sorduk
adı arzu dediler bir ana bulduk
işte bu anadır buldun dediler
en küçük kardaşı kayıp eyledik
onun için gizli gizli ağladık
üstelik babamı asker eyledik
yine öksüz yetim kaldın dediler
zalım kader tebdilimi şaşırttı
heybe verdi dalımıza devşirtti
yardım etti yerköy’üne göçürttü
biraz da burada kalın dediler
yerköy’den kırıkkale’ye geldik
babam saz çalarken biz çümbüş aldık
kırşehir’e varınca kemanı çaldık
aferin arkadaş çaldın dediler
yarin aşkı ile arttı hep derdim
babamı bir yere dünür gönderdim
başlık çok istemişler haberin aldım
istemiyor yarin seni dediler
kırşehir’de yedi sene kalınca
düğün düzgün hepsi bize gelince
burada herkese yer daralınca
ankara’ya gider yolun dediler
ankara’da (sünnetçi) veysel usta’yı buldum
epeyce eğleştim, evinde kaldım
yüz lirayı verip bir yatak aldım
etti isen böyle buldun dediler
bir ev kiraladım münasip yerde
kaldı kavim kardaş hep kırşehir’de
bu aşk hançerini vurdu derinde
çaresini bulmazsan öldün dediler
yarin aşkı ile döndüm şaşkına
arada içerdim yarin aşkına
canan acımaz mı garip dostuna
bunu da içeriye alın dediler
Hayat hikayesi bununla sınırlı değil tabii ki. Çok daha ayrıntılı ele alınması gereken bir insan. Saygıdeğer kelimesinin tam olarak karşılığı olarak yaşanmış bir hayat. Dik duruş ve daha fazlası. Eli ile geçindirdiği ailesi, 60 yıl Türkiye’ye kendini dinletip de zengin olamadan ölmesi…
Ne kazandı ne kaybetti bundan bilemem ama bize haddinden fazla örneklerle dolu bir hayatı olduğu kesin.
Can Dündar’ın kendisi hakkında hazırladığı bir belgeseli var. Dinlemeye vaktiniz varsa öneririm.
Benim çok sevdiğim türküleri kendi elleriyle yazması da ayrı bi hüzün. Öldükten sonra -garip ama- boğazımda bir düğümlenme oldu. Ya da izlediğim bir videosunda gözlerimde yaş belirdi. Hayatında hiç görmediğin bir insan için ağlamak gerçekten çok garip bir duygu ama yaşamakta fayda var.
En azından bi kaç duygu kırıntısı olmalı insanın kalbinde. Kafa nereye ben oraya tarzı bir hayat çok yararlı değil bünyeye.
Bu yazıyı yazmayı bir haftadır tasarlıyordum kafamda, şimdiye nasip oldu.
Ama gecikmiş bir yazı değil sürekli içimde durdu durdu birikti.
Başlığı neden Cahildim Dünyanın Rengine Kandım?
Bilmiyorum da sözleri arasında en çok beni etkileyenlerden biridir bu. Herkes bu parçasını Ahirim Sensin olarak bilir ama aslında ismi başlıktaki gibidir. Çok da anlamlıdır en nihayetinde.
Neşet Ertaş üstadın doğuştan gelen bir kabiliyeti var mutlaka. Onun yanında Muharrem Ertaş gibi bir babaya sahip olması da çok acaip. Zira babası da efsane bir ozandı. Biriktirdi biriktirdi ve giderken tüm yükünü oğluna devretti.
Bir çok eseri var.
-Neredesin Sen?
-Köprüden Geçti Gelin
-Doyulur mu?
-Hata Benim
-Mühür Gözlüm
-Zülüf Dökülmüş Yüze ve niceleri.
Şimdilik aklıma bu kadarı geldi ama niceleri daha mevcut. Çok ayrı bir hususiyeti de şu ki Neşet Usta bir türküyü okuduğu zaman herkes türkünün sözlerinin ona ait olduğunu sanırmış. Hatta okuduğu her türkünün de Kırşehir yöresine ait olduğu…
Neyse lafı çok uzatmayacağım. Kendi sözlerime onu hapsetmek istemiyorum.
Son olarak da en sevdiğim sözleri ve videosunu ekleyeceğim ve bitecek. Bir defter daha kapanmayacak ama. Yaşanıldığı sürece anılacak çünkü. Neşet Ertaş bir garip adamdı. Garip olarak doğdu, garip olarak büyüdü, garip olarak yaşadı ve garip olarak öldü. Gariplere Müjdeler Olsun…
Tüm Kalbimle Saygılar Kendisine….
Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Sözüm yok şu benden kırıldığına
Gidip başka dala sarıldığına
Gönlüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sen oldun kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Batınım sen oldun zahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin
Şimdiki genler eskilerin degerini geçtim kim olduğunu bile bilmiyor …