Serüvenler

Tersine Göç İçin Motivasyon Hikayeleri 3

Merhabalar. Diğer iki yazıda olduğu gibi bu yazıda da tersine göç ile alakalı bir şeyler söyleyeceğim. Gene şehri gömüp kırsalı öveceğim ancak farklı bir tarzda.

Günümüzde bu konu ile alakalı motivasyona pek ihtiyacımız yok gibi. Zira çeşitli sosyal mecralarda moda akımı olarak kara lastik, fistan falan giyimli insanlar görüyorum. Sonra gene aynı mecralarda doğuya seyahat eden eski trende romantizm kasma çalışmaları izliyorum. Şimdi diyeceksiniz ki ulan o kadar övdün köyü falan işte ne güzel köy kıyafeti giydiler sonra doğu ekspresi ile Kars’a gittiler falan neyini beğenmedin? Üzülerek izliyorum demek daha doğru olur gerçi. Benim aslında anlatmaya çalıştığım şey bu değildi. Köy kıyafeti giyip şehrin göbeğinde resim çekilmekten bahsetmedim hiç bir zaman. Ayrıca o kıyafetler romantizmden dolayı değil yokluktan dolayı giyilirdi, sizin gibi layk almak için değil daha iyisi bulunamadığı için. Gerçekten gördüğümde üzüleyim mi kızayım mı acıyayım mı bilmiyorum. Elde tuğla gibi telefon ile ne romantizmi bu Allah aşkına. Köyde iyi ayakkabı alacak imkan vardı da o lastiği mi seçti sanıyorsunuz siz. Ayrıca sadece resim çekilip çıkarttığınız şeyler insanların tek giysisi olarak vardı. Zaten ben bu ekstra romantizm çabalarına her zaman karşıyım biliyorsunuz. Çay çok severim ama çay edebiyatı nedir!

Sonra bu doğu ekspresi ile yapılan şeyler de inanılmaz iğreti duruyor. Mutlaka denk gelmişsinizdir, görmediyseniz aratmanız yeterli hangi sosyal zımbırtıyı kullanıyorsanız. Vagonu süsleyen mi dersin, elde kahve bardağı ve kitapla resimler çeken mi dersin… Yahu bu tren gerçekten zor bir şekilde yolculuk yapmak için var ve gerçekten paraları olsa insanların daha iyi ulaşım yollarını emin olun ki tercih ederler. Nasıl bir romantiklik anlayışı, nereden çıktı bu akıl sır erdiremiyorum. Yıllarca millet dert çekti o yollarda. Ne hasretlik ne özlem. Elde bavul sırtta yatağı yorganı sizin yaşadığınız yerlerde bi bok varmış gibi yolculuk yaptılar. Gurbette bin bir cefa çektiler, aç yattılar. Ekmek parası için yapmadıkları iş kalmadı. Sonra bu neslin torunları aldı eline kahve fincanını ve okumadıkları kitabı. Bilmem kaç megapiksellik resim çeken telefonları ile romantizm kastılar instagram denen mecrada. Bunun neresini düzelteyim neyini anlatayım gerçekten bilemiyorum. Geçenlerde gördüm genç bir arkadaş şu mealde bir şey yazmış:”Arkadaşlar romantikliğinizi bölüyorsam kusura bakmayın da babaannem bir aydır memlekete gidemiyor bilet yok diye bir salın şu treni” demiş.

Benim demek istediğim şey çok açık aslında. Bin bir hayalle geldiğiniz yer aslında düşündüğünüz gibi bir yer değil. Şehirde ev 10 lira ise bahçeli, su kenarı, yeşilliklerle çevrili evler 100 lira(bunları ev reklamlarda görmüşsünüzdür kesin). Neymiş efendim ŞEHRİN ORTASINDA DOĞA İLE BULUŞUYORSUNUZ. Ulan zaten doğadaydınız ki neden bunun için milyonlar veriyorsunuz. Kıçı kırık havuza gölet derler, diktikleri hazır ağaca ki altında gölgelenemezsin de, orman derler soyarlar seni. 40 yıl çalışıp böyle bir sitede oturmak mı gerçekten insanların hayali? Ben bundan bahsediyorum zaten senin bahçen vardı zaten ağaçların vardı ormanın vardı zaten ırmağın, deren, gölün neyse vardı. Sebebi neydi ki? Benim anlatmak istediğim bu zaten, ben saçma sapan romantiklik yapın demedim ki hiç bir zaman. Ayrıca bu fistan-kara lastik kombini yapan hanım kızımızı köye göndersen 1 ay sonra hayattan soğur.

Ben -Eşiniz size çiçek aldı mı hiç? diye sorulan köylü teyzenin -Almaz mı hep çiçek desenli fistan alırdı! demesini anlatıyorum, 100 çeşit kıyafeti olan moda bloggerının -adı batasıca- instagrama atmak için kara lastik giymesini değil. Ya da köyünden yatağını sırtlayıp bin bir umutla o trene binen insanın camdan bakışına romantizm diyorum şehirden bir grup zırtapozun eğlenme amaçlı trene binip resimler çekmesini değil. O yüzden yollarımız hiç kesişmeyecek sizlerle. Romantikliğini yaptığınız nesneye maruz kalan çocukların da hayalinde sizin elinizde tuttuğunuz telefonun olmasına karşıyım ben. Üzüldüğüm nokta burası. Onlar size hasret siz onlara. Ne acı ama…

“Her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir.” Charles Baudelaire

Daha Fazla Göster

Samanpan

Dünyanın en güzel şehrinde doğup dünyanın en dandik başkentinde hayatını devam ettirmekte. Psikoloji İle uğraşmakta olup saçmalamak için bu siteyi kullanmakta. Tanısanız çok sevmezsiniz.

İlgili Makaleler

7 Yorum

  1. moda olan herşeyin b*kunu çıkartmak zorundayız çünkü. böyle gelmemiş ama böyle gidecek artık. kim nerede ne yapıyor önemli değil, önemli olan o yaptığının kaç kişi tarafından beğenileceğidir.

  2. Yazının ana fikrine tamamen katılıyorum.. Ve buna benzer başka türevlere de karşıyım. Moda eğilimler, moda akımlar, yapmacık gündemler, hobiler….

    Yazmanız iyi olmuş… Benim gibi düşünenlerin varlığı iyi hissettiriyor…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu