Haberin var mı ?

Sahte Tevekkül Ya Da Çalışmadan Azl- Akifçe

Çalışmadan, sebeplere riayet etmeden bişey kazanamayacağımızı, kaybetmeye mahkum oluşumuzu öğrenmeyeceğiz. öğrenemeyeceğiz…

Akif bişeyler demiş ama anlayan kim?

Bakalım ne demiş. Asıl türkçede yazıldığı için anlamayabiliriz belki. Kendi dilimizi bile anlamıyor oluşumuz da ayrıca acınası bi hal.

Siyah renkli Akif’ten kırmızı renkte olanlar benden. kendimce anlaşılmayacak yerlere şerh düşeceğim.

Donanma, ordu yürürken muzafferen ileri,
Üzengi öpmeye hasretti garbın elçileri!

üzengi dediği atların oturulan kısmının yanındaki halka tarzı halat da. batının devletlerini at üzerinde ezerdik anlamında yazılmış dize.
O ihtişâmı elinden niçin bıraktın da,
Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?
“Kadermiş!” Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru;
Belânı istedin Allah da verdi… Doğrusu bu.
Taleb nasılsa, tabîî, netîce öyle çıkar,
Meşiyyetin sana zulmetmek ihtimâli mi var?

Hani sen niyet et bekle bişey yapma, başına bişey gelecek değil ya! diyerek ironi yapmakta. (şiirin geneli ironi)

“Çalış!” dedikçe Şeriat, çalışmadın, durdun,
Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun,
Sonunda bir de tevekkül sokuşturup araya,
Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!
Tevekkülün çalıştıktan(sebeblere uyduktan) sonra Allaha bırakmak olduğuna dikkat çekmekte.
Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,
Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!
Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,
Birer birer oku tekmîl edince defterini;
Bütün o işleri Rabbim görür; Vazîfesidir…
Yükün hafifledi… Sen şimdi doğru kahveye gir!

Allah senin her istediğini vermek zorunda değil. Sen çalışacak ve tevekkül ederek Allahın sana vermesini bekleyeceksin. Kahvelerde oturup dua ederek değil!
Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak…
Hudâ vekîl-i umûrun değil mi keyfine bak!
Onun hazîne-i inâmı kendi veznendir!
Havâle et ne kadar masrafın olursa… Verir!

Allahın hazıneleri nasıl olursa bankamatik sen istediğin kadar çekersin diyo çalışmadan ! (
Silâhı kullanan Allah, hudûdu bekleyen O;
Levâzımın bitivermiş, değil mi? Ekleyen O!
Çekip kumandası altında ordu ordu melek;
Senin hesâbına küffârı hâk-sâr edecek!

Silahı da sen kullanacaksın, nöbeti de sen bekleyeceksin, kurşunun bitince sen dolduracaksın. Senin yerine kafirleri Allah melekler gönderip helak etmeyecek.
Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin:
“Yetiş!” de, kendisi gelsin, ya Hızr`ı göndersin!

başın sıkıştı mı nazlı nazlı seslen hemen yardıma gelir diyor ! hızır gelir kurtarır mantığını da reddediyor.
Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak;
Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.

hastan olduğunda da diyo şifa arama bekle iyileşirsin diyo !!!!!
Demek ki: Her şeyin Allah… Yanaşman, ırgadın O;
Çoluk çocuk O`na âid; Lalan, bacın, dadın O;
Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdîr-i veznen O;
Alış seninse de, mes`ûl olan verişten, O;
Denizde cenk olacakmış… Gemin O, kaptanın O;
Ya ordu lâzım imiş… Askerin, kumandanın O;
Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;
Tabîb-i âile, eczâcı… Hepsi hâsılı O.
Gördüğünüz gibi aslında yapmamız gereken ne kadar iş çalışmamız gereken ne kadar konumuz var.
Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!
Biraz da saygı gerektir… Ne saygısızlık bu!

Bunları bunları yap bi de kendine tevekkül eden insan de! saygısız şey diyor.
Hudâ`yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;
Utanmadan da tevekkül diyor bu cür`ete… Ha?!

Allah ne isterse olur. Sıfatı açısından bu durum gerçektir. Yukarda bi saattir isteyip alacağını zanneden sahte mütevekkili gördük. Her istediği olan kimdi? -Allah. Kul da kendini ona koyunca ve Allaha her istediğini yaptıracağını zannedince hudayı kendine kul yapıp kendi hüda olur. Allah bu durumdan bizleri sakındırsın.
Yehûd Üzeyr`e, Nasârâ Mesîh`e ibnu`l-lâh
Demekle unsur-i tevhîd olur giderse tebâh;
Senin bu kopkoyu şirkin sığar mı îmâna?
Tevekkül öyle tahakküm demek mi Yezdân`a?
Kimin hesâbına inmiş, düşünmüyor, Kur`ân…

Kurana inansa akıllanacak diyor. Tevekkül diyerek Rabbi mecbur tutamayacağını anlatıyor.
Görür de hâlini insan, fakat, bu derbederin;
Nasıl günâhına girmez tevekkülün, kaderin?
Sarılmadan en ufak bir işinde esbâba,
Muvaffakiyyete imkân bulur musun acaba?

Bu tarz inanlar insanı kaderi ve tevekkülü de sorgulamaya düşürüyor yanlış temsilden dolayı. Sebebleri yapmadan kazanç olmaz diyor.
Hamâkatin aşıyor hadd-i i`tidâli, yeter!
Ekilmeden biçilen tarla nerde var? Göster!
“Kader” senin dediğin yolda Şer`a bühtandır;
Tevekkülün, hele, hüsrân içinde hüsrandır.
Kader ferâiz-i îmâna dâhil… Âmennâ…
Fakat yok onda senin sapmış olduğun ma`nâ.

Kader de tevekkül de var ama önce anlattığı profildeki insanın anladığı gibi değil diyor.
Kader: Şerâiti mevcûd olup da meydanda,
Zuhûra gelmesidir mümkinâtın a`yânda.
Niçin, nasıl geliyormuş… O büsbütün meçhûl;
Biz ihtiyârımız sûretindeniz mes`ûl.
Kader nedir, sana düşmez o sırrı istiknâh;
Senin vazîfen itâ`at ne emrederse İlâh.
O, sokmak istediğin, şekle girmesiyle kader;
Bütün evâmiri Şer`in olur bir anda heder!
Neden ya, Hazret-i Hakk`ın Resûl-i Muhterem`i,
Bu bahsi men` ediyor mü`mînine, boş yere mi?
Kaderi anlatıyor ilk başta. Sonra da kader mevzusunu çok fazla konuşmayın düsturunu yazıp boşuna denilmemiş ya diyor. Yani bu konuda çok kişinin hataya düşeceği biliniyordu.
Tevekkülün, hele, ma`nâsı hiç de öyle değil.
Yazık ki: Beyni örümcekli bir yığın câhil,
Nihâyet oynayarak dîne en rezîl oyunu,
Getirdiler, ne yapıp yaptılar, bu hâle onu!
Tevekkül ve kısmen çalışma konularını farklı yorumlatarak müslümanları bu hale getirdiler diyor.
Tevvekkül öyle yaman bir şiâr-ı îmandı,
Ki kahramân-ı fezâil denilse şâyandı.
Yazık ki: Rûhuna zerk ettiler de meskeneti;
Cüzâma döndü, harâb etti gitti memleketi!
Tevekkül olmasa kalmaz fazîletin nâmı…
Getir hayâline bir kerre Sadr-ı İslâm`ı:
O bî-nihâye füyûzun yarım asırlık bir
Zamân içinde tecellîsi hangi sâyededir?
En güzel tevekküle örnek asr-ı saadeti veriyor burda da. Yarım asırda nasıl bu kadar insana ulaşıldı bak ve tevekkül nasıl olur gör diyor. Örn yine efendimiz sav ve kutlu ashabı.
Nedir bu hârikanın sırrı? Hep tevekküldür;
Ki i`timâd-ı zaferden gelen tahammüldür.
Tevekkül olmaya görsün yürekte azme refîk;
Durur mu şevkıne pervâne olmadan tevfîk?

O devirde olan güzellikler hep tevekküldendir. (Çalışıp-gereğini yapıp sonra Allaha bırakmak)
Cenâb-ı Hak ne diyor bak, Resûl-i Ekrem`ine:
“Bütün serâiri kalbin ihâta etse, yine,
Danış sahâbene dünyâya âid işler için;
Rahîm ol onlara… Sen, çünkü, rûh-i rahmetsin.
Hatâ ederseler aldırma, afvet, ihsân et;
Sonunda hepsi için iltimâs-ı gufrân et.
Verip karârı da azm eyledin mi… Durmıyarak,
Cenâb-ı Hakk`a tevekkül edip yol almaya bak.”
Dünya işlerinde efendimiz sav insanlara sormasının tevekkül olduğu yani sebeblere riayet olduğuna dem vuruyor. İşini yap ve sonra Allaha dayan ve yürüyedur…
Demek ki: Azme sarılmak gerek mebâdîde;
Yanında bir de tevekkül o azmi te`yîde.
Hülâsa, azm ile me`mûr olursa Peygamber;
Senin hesâbına artık, düşün de bul, ne düşer!

Peygamber bile azmetmeye yani çalışmaya memur olursa sana ne düşer diyor. Yani Allah eğer hiçbişey yapmadan istediğini verseydi birinin bizim değil Peygamberinin isteği olurdu bu. Ona bile sebeblere riayet diyorsa bize ne diyordur diyor.
Şerîat`in ikidir en muazzam erkânı;
Kimin ki öyle müzebzeb değildir îmânı;
Ayırmaz onları, bir addedip tevessül eder…
Açıkça söyliyeyim: Azm eder, tevekkül eder.
Ne din kalır, ne de dünyâ, bu anlaşılmazsa…
Hem anlayın bunu artık, hem anlatın nâsa…
Şeriatta iki büyük yolu vardır diyor. 1. çalışmak 2. tevekkül etmek.  Sağlam müslümanlar bu ikisini bir tutar ayırmaz diyor. Bunu artık anlayın da insanlara anlatın diyor. Ben de burda anlatmaya çalışıyorum işte.
Ömer, tevekkülü elbet bilirdi bizden iyi…
Ne yaptı “Biz mütevekkilleriz” diyen kümeyi.
Dağıttı, kamçıya kuvvet, “Gidin, ekin!” diyerek.
Demek: Tevekkül eden, önce mutlakâ ekecek;
Demek: Tevekküle pek sığmıyormuş, anladın a,
Sinek düşer gibi düşmek şunun bunun kabına.
Hz. Ömer’in insanlara verdiği nasihattan dem vuruyor burda da. Tarlayı ekin dedi diyor. ekmeden biçmek olmuyor haliyle. Sinek gibi yemek kabına düşemeyeceğimize göre çalışıp kazanmalıyz diyor.
O îmân kuvvet ihzâriyle emretmişti… Lâkin, biz
Tevekkelnâ deyip yattık da kaldık böyle en âciz!
O îman, farz-ı kat`îdir diyor tahsîli irfânın…
Ne câhil kavmiyiz biz müslümanlar, şimdi, dünyânın!

Dünyanın çoğu yerinde ezilen ve 2. plana atılan müslümanların bu duruma düşmelerinde yapmaları gereken şeyleri yapmamaları geliyor diyor. Yazının sonunda bu konu ile alakalı bi kaç cümle yazacağım.
Allah`a dayan, sa`ye sarıl, hikmete râm ol…
Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.

“Allah`a dayandım!” diye sen çıkma yataktan…
Mâ`nâ-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nâdan!
Ecdâdını zannetme asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt`ada, yer yer, kanayan izleri şâhid:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücâhid.

Ecdadın dur durak bilmeden çalıştı ve yer yurt kazandı diyor. Allaha dayandım deyip yatsa nerden bulurdunuz eldeki yurdu diyor.
Âlemde tevekkül demek olsaydı “atâlet”,
Mîrâs-ı diyânetle yaşar mıydı bu millet?
Çoktan kürenin meş`al-i tevhîdi sönerdi;
Kur`ân duramaz, nezd-i İlâhî`ye dönerdi.

tevekkül eğer yatmak olsaydı ne dinli imanlı insan kalırdı ne kuranın halinden anlayan kalırdı diyor.

Neyse umarım bişeyler anlatabilmiştir ben de belki bi kaç ufak tefek yardımım dokunmuştur.

tevekkülDünya üzerinde müslümanların çoğu çoğrafyada ezilen kavim olmasının sebebi çalışmamaktır demişti yukarda.

En iyi eğitim düşmanda

En iyi bilim onlarda

En iyi silah onlarda

En iyi teknoloji onlarda

Haliyle ya onlara muhtaç halde müslümanlar, ya da onlar tarafıdan ezilen halk şeklindedir.

Çalışmalı ve her alanda kendi meşrepimizle en öne geçmeliyiz. Bireysel anlamda da kurtuluşumuz buna bağlı, Toplum olarak da kurtuluşumuz buna bağlıdır. elimizden gelen herşeyi yapıp, tüm sebebleri yerine getirip sonra da Allah’a dayanmalıyız. Bizi muvaffak kılacak O’dur. Herşeyi yapıp Sonucu Allaha bırakmak zordur. Başarısız da olabiliriz. Orda da Allah en iyisini bilir deyip tevekkül etmek erkek işidir.

Daha Fazla Göster

Samanpan

Dünyanın en güzel şehrinde doğup dünyanın en dandik başkentinde hayatını devam ettirmekte. Psikoloji İle uğraşmakta olup saçmalamak için bu siteyi kullanmakta. Tanısanız çok sevmezsiniz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu