Küresel Isınma Ve Zemheri Hasreti
Hayırlı zamanlar.
Eski yazıları okuyanlar bilecektir ki ben yaz ayını pek sevmem. Çok sebebi var sanırım bu duygunun oluşmasının. Yaz ayında sosyalleşme çok olur, kapı pencere açılır, insanlar sokaklara düşer, kıyafetler bile azalır. Yani dışa yönelim vardır insanda. Psikolojik açıdan da öyledir diyebiliriz. Ancak kış ayı her yer kapanır, üzerimizi de örteriz sıkı sıkı, evlerde dururuz hatta eskiden yazın 3 oda kullanılıyorsa kışın 1 odaya düşer. Bence içe dönük bir aydır, daha yalnız kalırız, daha çok düşünürüz. Uzun uzadıya yazmayacağım ancak temelde düşüncelerim bu şekilde. O yüzden ben kış sevenlerdenim. Yağmuru da çok severim kışın habercisi olduğu zaman. 6 yıl evvelinde yağmur ile alakalı şöyle bir yazı yazmıştım. Okumak için buraya tıklayabilirsiniz.
Sonra insanların ayıplarını örter yağmur..
Yağdığı zaman kimse çevresindeki ile uğraşamaz. kendine bakar. hatalarını anlatır yağmur böylece.
İnsanları gizler. Önüne bakmak zorunda bırakır.
Böyle demişim. Kışı sevmemin sebeplerinden biri sanırım bu işte. Kendine bakmak. Kafanı kaldıramamak. Çünkü kaldırdığında insan, çok sorun getirir.
Bu küresel ısınma olayından da çok muzdarip oluyorum. Mevsimler birbirine karışıyor. En nihayetinde insanoğlu kendi sonunu getiriyor doğaya verdiği zararla. İnsanoğlu demişken ne garip varlık değil mi? Kendi kendini öldürür, geleceğini karartır. Koskoca dünyaya sığamaz! Hani şu soluk mavi noktaya.
Ağız tadı ile üşüyemedik bile bu kış. Kış derken lafın gelişi yoksa bi kışlığını görmedik yani. Kar yağacak diye bekliyorum sürekli. Hem mikroplar ölür kar yağınca. Onlar da ölmeyle bitmiyor gerçi, neyse.
Kış böyle hafif geçtiğinde sonradan soğuğu vurur derler eskiler. Bi ara bu “eski” kelimesi ile alakalı düşünceleri de toplayıp yazalım. Mesela mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır diye atasözü var bildiğiniz gibi. Soğuk olabilir bu ay yani. Ancak o kış havası olmuyor ne yazık ki. Kar yok, zamanı değil falan.
Bu arada kış dediğin aralık sonu ocak başı olmalı. Mart ayında kış mı olur. Zemheri kelimesi de o tarihleri verir kısaca yazacak olursak. 22 Aralık ile 30 Ocak arasındaki 40 günlük dönem. Arapça kış anlamına gelen zem ile Farsça uğultu anlamındaki harir kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur. Tam karakış derler ya hani o işte zemheri. Erbain de denir o zamana. 40 günlük süreçten bahseder. Bir çok kültürde riyazet denilen 40 günlük özel vakte erbain derler. O nereden geldi bilmiyorum ama Hz.Musa’nın Tur dağındaki bekleme süreci de 40 gündür(bakara 51). 40 gün bir davranışı tekrarlarsanız sizde o davranış kalıcı hale geleceği de söylenir. Akla gelen bu gibi çok şey var gerisini bi zahmet siz bi araştırıverin. 40 gün nedir ne değildir deyû. Mevsim olarak o 40 günden sonraki 50 güne de Hamsin derler. İsmet Özel geliyor erbain denildiğinde de, neyse. Hem zemheri ne güzel kelime değil mi?
Ağustosta gölge kovan, zemheride karnın ovar. (bu da muhteşem atasözlerinden. Hani bu ağustos böceği hikayesindeki olayla alakalı. Yani yazın çalışmazsan kışın ağlarsın minvalinde)
Sadece mart ayı soğuk olacak değil ya,nisan ayına bile sarkabilir. Zemheri deyince hep o atasözü gelir aklıma. Yöreden yöreye değişiklik gösterse de mealen şöyledir: “Korkma zemherinin kışından, kork abrilin beşinden, yolcuyu eyler yolundan, öküzü ayırır eşinden”. Gerçekten muhteşem ya. Meteoroloji okumayan, hatta okuma yazma dahi bilmeyen kişilerin verdiği derse bakar mısınız. Abril: April. Nisan olan hani İngilizcede. Karakıştan korkma nisanın beşinden kork diyorlar. Yola gitsen gidemezsin hatta çifte sürülen affedersiniz öküzün bile soğuktan öldüğü zamanlar. Takriben Nisan ayının ortalarına geliyor bu tarif. Aklınızda olsun yani sonra yaz geldi diye kıçınız başınız açık gezerken hasta olmayın. Ayrıca bu doğa olayları ile alakalı bilimsel bilgileri öğrenmek için soy ağacınızın üst katlarındaki kişilere danışabilirsiniz. Emin olun en uzmanları onlar.
Mevsim çıkmadan biz de bir kar görsek ne güzel olacak deyip bitirelim yazıyı. Bundan sonraki mevsimler benlik değil. Beni bırakın siz gidin önce ilkbahara sonra yaza.
Sanki benim mor sümbüllü bağım var
Zemheri ayında canım gül ister benden
Hayırlı mevsimler.
“Kar yağacak diye bekliyorum sürekli. Hem mikroplar ölür kar yağınca. Onlar da ölmeyle bitmiyor gerçi, neyse.”
Ben de en çok karı sevdim, bembeyaz ve tertemiz… Her kar yağdığında da şu duayı hatırlarım:
اللَّهُمَّ نَقِّنِي مِنْ خَطَايَايَ كَمَا يُنَقَّى الثَّوْبُ الْأَبْيَضُ مِنَ الدَّنَسِ، اللَّهُمَّ اغْسِلْنِي مِنْ خَطَايَايَ بِالْمَاءِ وَالثَّلْجِ وَالْبَرَدِ
“Allah’ım beyaz elbisenin kirden temizlendiği gibi beni günahlarımdan temizle, Allah’ım beni hatalarımdan su, kar ve dolu ile yıka.”
beni kar gibi tertemiz yap, ölmekle bitmeyen mikroplara rağmen…