İnsan
İnsan… Yaratılmışlar arasında en karmaşık olanı. En garip şekilleneni. Evrim değişti diyedursun hiç bi değişikliği kabul etmeyen bi organizma. Hatasıyla sevabıyla aynı durumda yaşanan bir ömür. Şartlar değişse de insan değişmiyor.
Yalnızlık aynı yalnızlık, sevgi, hüzün, gülme, ağlama, sıkıntı, ferahlık ne düşünürseniz düşünün değişmiyor. Şartlar değişiyor insan değişmiyor. Değişiyor diyen yalan söyler. Sevdiği şey, ağladığı şey, güldüğü şey, sıkıntı veren şey değişir ama insan değişmez. O hasletleri aynen korur. Türkiye deki insan başka şeyi sever Afrika daki adam farklı şeyi sever 1000 yıl önceki adam farklı şeyi sever ama hepsi sever. Ve diğer duyguları ile birlikte.
Önemli olan kendini nasıl muhafaza edeceği. Kişiliğini nasıl koruyabileceği. Nasıl ayak uydurabileceği. Sıkıntı bu. İnsan karakteri ile doğar. Huyları değişir. Mizaç-karakter dediğimiz şey sabittir. “Can çıkar huy çıkmaz” daki huy aslında mizaçtır. Huy değişir ama mizaç değişmez. Ve eğer kişi onu koruyamazsa sürekli sıkıntı çeker. Çekingen, sosyal, sevecen, karamsar gibi bi çok durumda olabilir.
Dünyada ne insan karakterine baskı kurabilir. Kültürel durumlar, maddi durumlar, şartlar… çok sosyal yapıda bir kişi çok içine kapalı bir toplumda yaşıyor ve sosyalliğini gerçekleştiremiyorsa sıkıntı vardır. Ya da tam tersi asosyal bi kişilik yapısı ve iş gereği sosyal olması gereken bi durumda ise insan, her sabah ayakları iki ileri bir geri atmaya mecburdur. Ve o insan doğal alanını bulana kadar mutlu olmayacaktır. J.J Rousso idi sanırım “insan doğal haline ne kadar çok yaklaşırsa o kadar mutlu olur” diye. Doğrudur. Burada doğallık çıplak gezmek değil ruhsal doğallıktır.
Ülkemizde durum çok garip. Kesinlikle o doğduğunuz kültüre ters hareket yapamazsınız ve yaparsanız var olduğunuz kültürel yapı kas sistemi ile size haddinizi bildirecek demektir. Töre cinayetlerinden tutun evden ayrılmalara, intiharlara kadar gider bu durum ve kişi mutlu olamaz. Ya kaçar-ölür-öldürür ya da içine kapanır ve ezilen bir kişilik olarak hayatına devam eder.
Biz neresindeyiz olayın… ezilen olarak hayatımıza devam… istediğimiz, uygun olduğumuz olarak değil istenilen, uygun görülen olarak hayatımıza devam. Sonra bi kamyon sıkıntı…
Esaretimizi kırana kadar…
Kendimize gelene kadar…
FEKKU RAGABE…
doğru insan hiç değişmiyor… insanın hayatındaki başlangıç ve sonlarda hiç değişmiyor… hep aynı film… ama insan aynı filmi oynamaktan hiç sıkılmıyor nedense… sadece karşısındaki oyuncular değişiyor…