Güzel Konusma Ve Yazma Üzerine
Güzel konuşma ve yazma üzerine bir yazı yazmak belki haddime değil amma mazur görün artık. Zira günümüzde ayağa düşen çok köklü bir durumdan bahsediyoruz. Eskiler kendi aralarında derecelenmeyi bu konular üzerinden yapardı. Güzel konuşan, güzel yazan varsa grupta öne çıkardı, itibar görürdü. Durum tam tersine döndü. Artık bırakın güzel yazıyı yazmayı, o yazıyı okuyan bulursanız ne âlâ.
Bir hatırlatma yapayım da. Sanki sen çok mu güzel yazıyorsun diyenler olabilir. Güzel yazamıyorum. Ayrıca bu bloğun kendine has bir havası olsun diye konuşma dilinde çok yazıyor olabilirim. Bu yazılacak ya da yazılmaya namzet gerçekleri değiştirmez. Siz beni bırakacak konuya odaklanacaksınız artık.
Konumuza dönelim. Dilin bozulmasının bir sebebi de artık insanların çok aceleci olması. Her şey kısaldı hayatta. Buradan kalkıp at üzerinde bir yere gitmiyorsunuz tabi. Uçağa biniyorsunuz küt diye 2 saate istediğiniz yerdesiniz. İstediğiniz kişi ile açıyorsunuz telefonu ya da interneti küt konuşuyorsunuz. Ama bu sadece bir gelişmişlik olarak kalmıyor. Olaylar duyguları da yönlendiriyor. Eskiden saatlerce kapısında beklediğiniz, yıllarca bir tebessümüne hasret kalabildiğiniz sevdiğiniz, şimdi mesajınıza 5 dk da cevap vermezse gönül koyabiliyorsunuz. Ya da her ulvi duyguyu en düşük seviyede yaşamaya bu şekilde alışıyorsunuz. İnterneti bu konuda çok özel bir yere koymak lazım. Zira malum sosyal medya siteleri sayesinde güzel konuşmak ve yazmak sizin için zulüm halini alabiliyor. Öyle ki çoğu kişi belki ilk paragrafı okuyup amaaan boş ver şimdi deyip facebook da bir video açmıştır bile. Dedim ya yazmayı bırakın sizin yazdığınıza bile saygı duyulmaz hale geldi. Sonumuzu pek hayırlı değil gibi.
Güzel söz hakkında nice yazılar yazılmıştır. Kuran dan 2 ayet örnek versek yeter sanırım. İsra suresinde der ki: “Kullarıma söyle en güzel sözü söylesinler…” ve bir de İbrahim suresinde der ki: “Güzel söz, güzel bir ağaç gibidir ki onun kökü sabit dalı ise göktedir. Rabbinin izni ile her zaman yemişini verir.” Bu açıdan da bakıldığında saçma sapan konuşmalara son verip adam gibi bir dil kullanmakta fayda var.
Gençlerin özellikle dikkat etmesi gereken bir konudur bu. Kendi aralarında oluşturdukları garip kelimeler kendi dil gelişimlerine çok büyük zararlar vermektedir. Farkında olmayabilirler ama bir süre sonra bakacaklar ki kelimeleri kısırlaşmış, sönmüş bir yapı halini almıştır. Günlük kullandıkları kelime sayısı düşer gün geçtikçe. Artık işin en kolayından halletmeye çalışırlar olayları. Sadece konuşmak bir şey değiştirmez lakin duyguları da kısırlaştırıyor dedik ya. Asıl önemli olan da odur. Selam verirken sa, tamam diyecekken ok yazarsın günler geçer bakmışsın kalemi eline alamıyorsun.
Çok okumak da etkiler tabii ki bu konuyu. Ama dedim ya bir kitap okuyana kadar neler yapılır neler! Kitap okumayı vakit kaybı olarak gören o kadar çok kişi vardır ki toplumumuzda. Söylerler ya hep işte Japonya da 1 kişiye senelik 1000 kitap düşer falan bizde 1000 kişiye senelik 1 kitap düşer diye. Gerçekten o durumdayızdır. Benden bir tavsiye evlerinizdeki televizyonu ve bilgisayarı haftanın 1 günü hiç kullanmayın. Sadece çevrenizle ilgilenin ve kitap okumaya vakit ayırın. He dersiniz ki sen çok mu yapıyorsun, bende uygulayamasam da televizyon açmadığım ve bilgisayar açmadığım çok günüm geçiyor. En azından çantamda ağırlık yapıp sürekli boynumu ağrıtsa da hatta hiç okumaya fırsat bulamasam da kitap oluyor.
Çok geniş bir konu bu konu. Ancak yarım yamalak Türkçe ile bu kadar oluyor. Sadece aklınıza düşürsem yeterli sanırım bu konuyu. “Lan varya harbiden okumuyoz yaa” deseniz de yeter.
Not: Eklemelerinizi yorum şeklinde yollayabilirsiniz.
Saygılar…
Sen güzel yaziyorsun ve güzel konusuyorsun.
Ben ise ne güzel yazmasini biliyorum ne güzel konusmasini..
Ama cok iyi okuyucuyumdur :)
Suan’da cantanda agirlik yaptigin kitabinin adini söyler misin?
“Yaşama Sanatı” adlı kitap ağırlık yapıyordu çıkarttım az önce bitti :)